Midemdeki Helikobakter Piloriden Kurtulabilir miyim ?
Helikobakter pilori ile ilgili detaylı bilgileri önceki yazımda vermiştim.Bu yazımızda; bu mikrobu nasıl teşhis ediyoruz ? Bu mikroptan tamamen kurtulma şansımız var mı? Tedavide başarı şansımız ne kadar ? Bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım.
1.H.pilori kansızlık yapar mı?
H.pilori hem demir hem de B12 eksikliğine bağlı anemi (kansızlık) yapabilir. Demir eksikliği anemisi ile H.pilori arasında ilişki olduğu öne sürülmektedir.H.pilori enfeksiyonunun demir emilimini engelleyerek demir eksikliğine neden olduğu ve H.pilori tedavisi sonrası demir eksikliğinin düzeldiği bildirilmektedir . H.pilori enfeksiyonunun mide ve oniki parmak barsağında kanamalı ülserlere, atrofik gastrite ve demir emilim bozukluğuna neden olarak demir eksikliği anemisine yol açtığı öne
sürülmektedir.
B12 vitamini ile H.pilori arasındaki ilişkiyi inceleyen son dönemdeki çalışmalarda H.pilori yoğunluğu ile B12 vitamini eksikliği arasında bir ilişkinin olduğu ve H.pilori eradikasyonu sonrası B12 vitamini düzeylerinin ve kansızlığın düzeldiği öne sürülmektedir.Bu nedenle kansızlığı olan hastalarda gastroskopi yapılmalı ve H.pilori araştırılmalıdır.Çocuklarda H.pilori ile demir eksikliği anemisi arasında sıkı bir ilişki olduğu birçok araştırmada gösterilmiştir.
2.Helikobakter pilori nasıl teşhis edilir ?
Bu mikrobun tanısında endoskopiye dayalı yöntemleri sık kullanıyoruz.Endoskopi yapılan hastalarda midenin değişik bölgelerinden biyopsi alıyoruz.Alınan doku örneklerinde değişik yöntemler kullanılarak midede mikrop varlığı anlaşılmaktadır.Bu yöntemler şunlardır; Hızlı üreaz testi (CLO testi), patolojide histopatalojik inceleme, mikrobiyolojide kültür incelemesi ve gram boyama yöntemleri sayılabilir.Endoskopi yapılmaksızın üre-nefes testi veya kanda bu bakteriye karşı oluşmuş antikorların saptanmasına yönelik serolojik testler uygulanabilir. Üre-nefes testi için son 1 ay içinde antibiyotik veya mide asidini azaltan bir ilaç (proton pompa inhibitörleri) kullanmamış olmak gerekir. Kanda H.piloriye karşı oluşmuş antikorların saptanması sadece kişinin bu bakteri ile herhangi bir zamanda karşılaşmış olduğunu gösterir.Kanda antikor (+) olan hastada midede mikrop var anlamına gelmiyor.Tedavi sonrası mideden mikrop temizlenir ama kan tetkikinde antikor pozitifliği devam edebilir.Bu nedenle bizler mikrop tanısında bu tetkiki kullanmıyoruz. Bunların dışında dışkıda H.pilori antijeni ile de H.pilori varlığı araştırılabilir.Farabi hastanemizde üre- nefes testi ve gaitada H.pilori antijen testleri yapılmaktadır.
Pratik uygulamamızda hastalarımızda H.pilori tanısı için endoskopi yapıyoruz, mideden biyopsiler alarak hızlı üreaz testi ve histopatolojik inceleme yaparak mikrop varlığını araştırıyoruz.
3.H.pilorinin aşısı var mı?
Ne yazık ki yok.
4.Helikobakter pilori tedavisinde neredeyiz ? Tedavi başarımız nedir? Midedeki bu mikroptan kurtulabilir miyiz?
Günümüzde H.pilori tedavi rejimlerinde mutlaka mide asit salgısını baskılayan bir ilaç ( Bu grup ilaçlara proton pompa inhibitörü ‘’PPİ’’ adı verilmektedir) ve en az iki çeşit antibiyotik birlikte kullanılmaktadır. PPİ ilaçların güçlü asit baskılayıcı etkisi ile antibiyotiklerin etkinliği artmaktadır.Ülkemizde ilk basamak tedavide üçlü tedavi rejimi uyguluyoruz.Bu 3 ilacın bir arada olduğu tedavi paketleri eczanelerde mevcuttur. (Helipak ve Trio tedavi paketleri) Bu pakette 3 ayrı ilaç bir aradadır.Lansoprazol 30 mg, Amoksisilin 1 gr, Klaritromisin 500 mg bulunmaktadır.Bu ilaçlardan sabah ve akşam alınmasını öneriyoruz.Yani sabah 3 tablet, akşam 3 tablet alınmaktadır.Tedavi süresi 14 gündür.
Bu tedavideki başarı oranımız ne yazık ki ortalama %65 dolayındadır.Bunda en önemli neden antibiyotiklere karşı gelişen dirençtir.Direnç antibiyotiğin mikroba karşı etkisiz olduğunu göstermektedir.Klaritromisin direnci ülkemizde %25-40 dolayındadır.Dirençteki yüksek oranın nedeni ülkemizde antibiyotiklerin çok yoğun ve çoğu kez gereksiz kullanımıdır.
Üçlü tedaviden 1 ay sonra üre nefes testi veya dışkıda H.pilori antijeni bakılarak midedeki mikrobun temizlenip temizlenmediği araştırılır.Eğer tedavi başarısız olursa 2. basamak tedavide; 4 ilaçtan oluşan tedavi rejimi uyguluyoruz.Bu tedavideki başarı ise %77-97 arasındadır.
Her iki basamak tedavi rejimleri ile de başarılı olunamazsa üçüncü basamak tedavi söz konusudur.Bu aşamada tedavi zordur ve hastanın mutlaka üst seviye gastroenteroloji kliniklerine sek edilmesi gerekir.Her hasta bireysel olarak ele alınır.Daha önce kullanılmayan antibiyotiklerle tedavi uygulanabilir.Bu aşamada en doğru yöntem endoskopi yapılması ve mideden biyopsi ile parça alınarak kültür ve antibiyogram yapılmasıdır.
Tedavi başarısını artırmak için hastanın tedaviye uyumu çok önemlidir.Hasta mutlaka ilaçları önerilen dozda ve sürede almalıdır.Ayrıca hastaya ait düzeltilebilir olumsuz faktörlerin ortadan kaldırılması ( sigara, şişmanlık v.b) da son derece önemlidir.
5.H.pilori tedavi rejiminde hastaların tedaviye uyumu nedir ve yan etkiler nelerdir ?
Klaritromisin kullanımına bağlı olarak; ağızda tat değişiklikleri, bulantı kusma, karın ağrısı görülebilir. Amoksisilin kullanımına ile ishal ve allerjik reaksiyona bağlı cilt döküntüsü görülebilir. PPİ kullanımına bağlı yan etkiler nadirdir.Sonuç olarak bu ilaçların yan etkileri yok denecek kadar azdır.Hastaların tedaviye uyum konusunda duyarlı olmaları son derece önemlidir.
6.Tedavisiz H.piloriden kurtulabilir miyim?
Bakteri, mideye ulaşınca mukoza epitel hücrelerinin yüzeyine yerleşir. Bu yerleşme, uygun tedaviyle bakteri yok edilmediği sürece hayat boyu devam eder.
7.H.pilori nedeniyle tedavi gören bir kişi mikrobu tekrar alabilir mi?
H.pilori tedavisi gören ve bu mikroptan kurtulan kişi bu mikroba karşı bağışık hale gelmiyor.Kanda bu mikroba karşı gelişen antikorlar koruyucu antikorlar değildir.H. pilori enfeksiyonunun tekrarlaması çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Aynı tür H. pilori’nin tekrar midede ortaya çıkışı nüks, yeni bir tür H. pilori ile bulaş ise re-enfeksiyon olarak adlandırılmaktadır. Re-enfeksiyon için risk faktörleri, düşük sosyo ekonomik düzey ve toplumda yüksek H.pilori sıklığıdır. Gelişmiş ülkelerde re-enfeksiyon riski yıllık kişi başı %3.4 iken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran %8.7 dolayındadır. Ancak Türkiye, Çin, Güney Afrika ve Polonya gibi bazı ülkelerde H.pilori sık görülmesine rağmen, re-enfeksiyon oranları düşük bulunmuştur.
SON SÖZ: H. pilori günümüzde çok sık karşılaşılan ve direnç problemi nedeniyle tedavisi gittikçe zorlaşan bir mikroptur. Yeni tedavi yöntemlerine gereksinim olduğu aşikardır.