ORGAN NAKLİ VE ORGAN BAĞIŞI
Geçen haftaki yazımızda karaciğer sirozundan bahsettik.Bu hafta organ nakli konusunda yazmayı planlamıştık.Çok güzel bir zamanlama söz konusu. Zira bu hafta ‘’ 3-9 kasım ‘’; ülkemizde organ ve doku bağışının önemini anlatmak ve vatandaşların farkındalığını arttırmak amacıyla Organ Bağış Haftası olarak kutlanmaktadır.Bu yazımızda KTÜ Karaciğer nakli programı sorumlusu Doç.Dr.Serdar Topaloğlu ile organ nakli ve organ bağışı hakkında bir söyleşi yapacağız. Belki uzun bir söyleşi olacak ama bu yazının herkes tarafından dikkatlice okunmasını özellikle rica ediyorum.Lütfen bu yazıyı eşinize, dostunuza ulaştırınız.
1.Hangi organ veya dokular nakledilebilir?
Nakledilen Organlar; Böbrek, Karaciğer, Kalp, Akciğer, Pankreas, İnce barsak
Nakledilen Dokular; Kalp kapağı, Kornea, Kemik, Kemik iliği, Deri (Yüz nakli), diğer kompozit dokular (kol-bacak gibi uzuv nakilleri)
2. Organ nakli bekleyen hastalar kimlerdir ?
İnsan vücudunun sağlıklı olarak yaşantısına devam etmesi için öncelikle lokomotif görevi gören organlar olan kalp, akciğer, karaciğer ve böbreklerin düzenli çalışması gerekmektedir. Ayrıca kan üretiminin merkezi olan kemik iliğinin de düzenli çalışması önem arzeder. Bu yaşamsal organlar dışındaki organlarımızın kısmi sorunları belirli tedavilerle kontrol edilebilmekte iken, bahsi geçen yaşamsal organların ilerleyici fonksiyon bozukluğu ölümle sonuçlanmaktadır. Yukarıda belirtilen 4 organımızla ilgili kronik yetmezlik gelişimine neden olan tüm hastalıklar ancak organ nakli ile tedavi edilebilmektedir.
3. Organ kimden alınır?
Beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden ancak aile onayı alındıktan sonra ve nakledilebilecek organlarla ilgili sorun bulunmaması durumunda organ alımı yapılabilir.
Beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolmasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen hastalar yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm tıbbi desteğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra kaybedilirler. Bu kritik sürede aile bağış yaptığı takdirde organlar hayati fonksiyonlarını kaybetmeden en kısa sürede alınarak bekleyen hastalara nakledilirler.
4. Organ nakli ile ilgili tüm işlemleri kim denetler, bu süreç sırasında halk kimlerle muhatap olmaktadır-organizasyon şeması nasıldır?
Organ nakli ile ilgili tüm süreçler bizzat Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından organize edilir ve denetlenir. Ayrıca T.C. İçişleri Bakanlığı da ülkemizde organ ticareti (çıkar amaçlı organ nakli yapılması) yapılmaması için gerekli önlem ve denetimleri yapmaktadır. Bu organizasyon içindeki ilk ve en önemli basamak içinde yoğun bakım ünitesi bulunan tüm hastanelerde görevlendirilmiş olan Organ Nakli Koordinatörleridir. Ülkemizde görev yapan koordinatörler sadece sağlık personeli (doktor ve hemşireler) arasından tayin edilmektedir. Bu görevliler organ nakli ile ilgili sürecin tümünde kayıt tutarlar, beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin aileleri ile bilgilendirme ve organ bağışı için ikna etmek amaçlı görüşmeler yaparlar. Bu görevliler dışında hiçbir sağlık görevlisi aile ile görüşme yapma yetkisine sahip değildir. Ailelerde bu görevliler dışında kendilerine yapılan görüşme tekliflerini kabul etmemeli ve bu gibi girişimleri her hastanede bulunan organ nakli koordinatörlüklerine bildirmelidirler. Organ bağışı yapıldıktan sonra hastaya ait bilgiler Ankara’da bulunan merkeze iletilir ve bu merkezin uygun gördüğü hastalara organ nakilleri gerçekleştirilir.
5. Beyin ölümü nedir ve kimler beyin ölümü olduğuna karar verir?
Beynin vücudun hayati fonksiyonlarının sürdürülmesinden sorumlu olan beyin sapı bölgesinde meydana gelen geri dönüşümsüz hasar beyin ölümü olarak tanımlanır. Beyin ölümü tanısı 4 kişilik uzman hekimler kurulunca oy birliği ile saptanır. Bu kurul Kardiyolog (Kalp hastalıkları uzmanı), Nörolog (Beyin ve sinir hastalıkları uzmanı),Nöroşirürji uzmanı (Beyin ve sinir cerrahisi uzmanı), Anesteziyoloji ve Reanimasyonuzmanı (Yoğun bakım uzmanı) tarafından oluşturulur.
6.Beyin ölümü gelişen hastanın yakınlarını ilgilendiren konular nelerdir?
Beyini ölümü gelişen kişi sağlıklı olduğu dönemde oluşabilecek beyin ölümü halinde organlarının bağışlanmasını vasiyet etmiş veya organ bağışı yaptığına dair karta sahip olmuş olsa dahi 1.derece akrabalarının onayı olmadan organları alınamaz. Bu nedenle hasta yakınları ile ilgili hastanenin organ nakli koordinatörleri bağış konusunda görüşmeler yapmaktadırlar.
7. Sayın Dr.Topaloğlu; canlı vericiden nakil neden gereklidir?
Ülkemizde ve dünyada organ nakli gerektiren kronik hastalıkların sayısı ile bu hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek, beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan alınan organ sayısı arasında ciddi bir orantısızlık bulunmaktadır. Bu sıkıntılı durum karşısında bilim insanları , canlı vericilerden güvenli bir şekilde alınabilecek organların kullanımına yönelmişlerdir. Bu ameliyatlarla organ nakli beklemekte olan hasta sayısının azaltılması amaçlanmaktadır.
8. Kimler canlı vericili organ nakli için organ verebilir?
Beyin ölümü gerçekleşmiş hastalar dışında organ temininin tek yolu canlı vericilerden geçmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre 18 yaşını geçmiş her yetişkin 1. dereceden 4. dereceye kadar akraba ilişkisini Nüfus Müdürlüklerinden aldığı belge vasıtası ile ispat etmesi koşulu ile akrabalarına böbreklerinden birini veya karaciğerinin bir kısmını verebilir. Bu kişilerin organ vereceği kişi ile aynı kan grubundan olması, her hangi bir kronik sağlık sorunlarının olmaması, 65 yaşını geçmemiş olması (özellikle karaciğer nakli için vericilerde geçerlidir), vücut kitle indeksinin 35’in üzerinde olmaması, bulaşıcı hastalık (hepatit B veya C, HIV, frengi, tüberküloz) taşımaması koşulları başvuru için aranan kriterlerdir.
İlk aşamayı geçen verici adayları yapılan ayrıntılı inceleme sonrasında uygun bulunurlarsa ameliyat için planlama yapılabilmektedir.
Ayrıca hiçbir akrabalık ilişkisi bulunmayan iki kişi arasında nakil ile ilgili başvuruda bulunulması durumunda bölgesel etik kurullar tarafından yapılan değerlendirme sonucunda uygun bulunması halinde verici adayı olarak kabul edilirler.
9. Organ naklinde Türkiye’nin dünyadaki yeri nedir?
Türkiye’nin organ nakli tarihçesini kısaca özetleyecek olursak; 1975 canlıdan canlıya ilk böbrek nakli, 1978 kadavradan ilk böbrek nakli, 1988 kadavradan ilk karaciğer nakli, 1989 ilk başarılı kalp nakli, 1990 canlıdan canlıya ilk kısmi karaciğer nakli, 1991 ilk kalp kapağı nakli, 1998 ilk kez kadavra karaciğeri ikiye bölünerek iki kişiye nakledildi.
Türkiye’de ilk başlangıçtan bu güne kadar yapılan organ nakilleri sayısı ile ilgili sağlıklı istatistikler bulunmamakla birlikte sadece 2002-2012 yılları arasında T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ; 16949 böbrek nakli, 5306 karaciğer nakli, 558 kalp nakli,164 pankreas nakli, 39 akciğer nakli, 17 ince barsak nakli ve 6 kalp-akciğer kombine nakli yapılmıştır.
Karaciğer nakli gibi oldukça üst düzeyde hastane imkanları gerektiren bir nakil konusunda ülkemiz, Avrupa sıralamasında ilk 10 ülke içinde yer almaktadır. Genel olarak bakıldığında Avrupa ülkelerinden en önemli farkımız nakillerin büyük kısmının canlıdan vericili nakillerden oluşmasıdır.
Türkiye Cumhuriyetinde halen faaliyet gösteren toplam 113 organ nakli merkezi bulunmaktadır. Böbrek nakli yapılabilen 58, karaciğer nakli yapılabilen 33, kalp nakli yapılabilen 14, akciğer nakli yapılabilen 3 ve pankreas nakli yapılabilen 5 merkez bulunmaktadır.
Hasta sağ kalımı ve ameliyat başarısı konusunda ülkemizdeki merkezler Avrupadaki merkezlerle rekabet edebilecek güç ve kapasitededir.
10. Organ nakli bizim günlük yaşamımızda ne ifade ediyor, toplum bu konuyu nasıl algılıyor?
Toplumun bu konuya olan duyarlılığının en önemli ölçütünün beyin ölümü saptanan hastaların organlarının bağışlanma sayısının ülkelerin toplam nüfusuna oranlanması olduğu kabul edilmektedir. Bu oranlar dikkate alındığında Avrupa ülkeleri içinde en duyarsız toplumlardan birisi olduğumuz gözükmektedir. Gerek yazılı gerekse görsel medya da bu konuya, toplumla paralel şekilde oldukça duyarsız kalmaktadır. Ülkemizin sağlık politikalarını belirleyen çevreler de bu konuda ulusal bir seferberlik yaratacak düzeyde ilgi göstermemektedir. Günlük yaşantımızda 3.sıra haberleri okuyan ve ilgi gösteren kesim ve ailesinde organ bekleyen kronik organ yetmezliği hastası olan kesim dışında toplumun bu konuya ilgisi yetersizdir.
11. Canlı vericili organ nakli için organ veren kişileri ameliyatı sırasında veya ilerdeki yaşantısında bekleyen riskler nelerdir?
Böbrek vericileri için kendilerini bekleyen riskleri ameliyat sırasında ve sonrasında olmak üzere ikiye ayırmak gereklidir. Vericilerin böbrekleri alınırken kendilerinde bırakılan böbreğin fonksiyonel olarak hastanın tüm ihtiyaçlarını giderecek potansiyelde olması canlı verici olarak kabulünün temel prensibidir. İleride böbrek yetmezliği sorunu oluşması muhtemel kişilerden böbrek alınmamaktadır. Ameliyat açık ve kapalı yöntemlerle uygulanabilmekte olup yaklaşık 3 saat sürmektedir. Ameliyat sırasında ölüm oranı 3/10000 (ABD verileri) olarak bildirilmektedir. Kanama, derin ven trombozu, barsak yaralanması, yara yeri enfeksiyonu gibi önemli problemler hastaların %3-6’sında görülmektedir. Uzun dönemli takiplerde böbrek vericisi olan kesimde kronik böbrek yetmezliği gelişme hızının her iki böbreği ile yaşayan kesime göre farklılık göstermediği bilinmektedir.
Karaciğer vericileri için kendilerini bekleyen riskleri ameliyat sırasında ve sonrasında olmak üzere ikiye ayırmak gereklidir. Vericilerin kendilerinde bırakılan karaciğer dokusunun fonksiyonel olarak hastanın tüm ihtiyaçlarını giderecek potansiyelde olması canlı verici olarak kabulünün temel prensibidir. Aynı zamanda çıkarılacak olan karaciğer dokusunun alıcının ihtiyacını karşılaması zorunludur. Bu amaçla detaylı tetkikler yapılarak karara varılmaktadır. İleride karaciğer yetmezliği sorunu oluşması muhtemel kişilerden karaciğer alınmamaktadır.
Çocuk ve zayıf hastalar için verici karaciğerinin sol kısmı kullanılabilirken erişkin hastalar için verici karaciğerinin sağ kısmı kullanılmaktadır. Ameliyat açık teknikle yapılmakta olup yaklaşık 6 saat sürmektedir.Ameliyat sırasında ölüm oranı 1/1000-1/10000 civarında bildirilmektedir. Böbrek vericisine uygulanan ameliyata göre daha zor ve uzun bir ameliyat vericileri beklemektedir. Ameliyat sonrasında vericilerin %10’unda çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Yara yeri sorunları %6 ve safra yolu sorunları %4 en sık karşılaşılan ameliyat sonrası problemlerdir. Vericide kalan karaciğer dokusu yaklaşık 3 aylık süre zarfında bırakılan karaciğer dokusunun %30’u kadarı büyüme yeteneğine sahiptir. Ancak hiçbir zaman vericide kalan karaciğer dokusu ameliyat öncesi büyüklüğüne ulaşamamaktadır.Uzun dönemli takiplerde karaciğer vericisi olan kesimde kronik karaciğer yetmezliği gelişme hızının her normal kesime göre farklılık göstermediği bilinmektedir.
12. Organ nakli yapılacak (karaciğer ve böbrek nakilleri için) hastayı bekleyen riskler nelerdir ve hayatı nasıl değişir?
Böbrek nakli yapılacak hastayı bekleyen yaklaşık 4-6 saat sürecek bir ameliyattır. Özel durumlar dışında hastanın çalışmayan böbrekleri vücuttan çıkarılmaz. Yeni böbrek sağ veya sol kasık bölgesine genellikle karın zarı açılmadan nakledilir. Böbrek nakli ameliyatı için ölüm oranı %3 civarında bildirilmektedir.
Karaciğer nakli ameliyatı yaklaşık 8-10 saat sürmektedir. Her zaman hastanın karaciğeri vücudundan çıkarılır ve yerine yeni karaciğer konulur. Her zaman karın zarı açılır ve organ karına yerleştirilir. Karaciğer nakli ameliyatı için ölüm oranı %10 civarında bildirilmektedir. Ameliyat sonrası erken dönemde özellikle karaciğer nakli yapılan hastaların yoğun bakımda izlenmesi gerekmektedir. Hastalar ameliyatın ilk haftasında çeşitli sorunlar nedeniyle tekrar ameliyat edilebilmektedir. Organın vücuda yerleştirilmesi sonrasında derhal doku reddini önleyici tedavi başlanır ve hayat boyunca tedaviye devam edilir.
İlk 3 ay özellikle organ reddi ve fırsatçı enfeksiyonlar açısından kritik önem taşımaktadır. İlerleyen dönemde alınan ilaç sayısı ve dozu azaltılarak hastanın normal hayatına dönüşü kolaylaştırılır. İlk ay içinde haftalık, ilk üç ay içinde 15 günlük periyotlarla yapılan kontrollerden sonra hastalar 45 günlük hastane kontrolleri ile yaşantılarına devam ederler. Nakil merkezleri gerekli hallerde hastayı yatırarak tetkik ve tedavi yapabilirler. Hastalar ise ilaçlarını belirtilen düzende almakla ve kontrolleri aksatmamakla yükümlüdürler.
Organ nakli olmuş genç bayan hastalar (özellikle bulaşıcı hastalık riski taşımayanlar) diledikleri takdirde nakil sonrasında doktorlarının kontrolünde çocuk sahibi olabilirler. Erkek hastalar(özellikle bulaşıcı hastalık riski taşımayanlar) nakil sonrasında baba olabilirler. Hastalara nakil sonrası erken dönem haricinde toplumdan tecrit uygulanmaz. Hastalar her türlü sosyal-ekonomik ortamda yaşantılarını sürdürme özgürlüğüne sahiptirler.
13. Karadeniz bölgesinin Türk organ nakli tarihindeki yeri nedir?
Bölgede ilk organ nakli; 15 Ağustos 1995 tarihinde Dr. Erzurumlu ve arkadaşları tarafından (OMÜ Tıp Fakültesi, Samsun) yapılan canlı vericiden böbrek naklidir.
İlk kadavra donör kullanımı ise 1997 yılında Samsun DH’den gerçekleştirilmiştir.
OMÜ Böbrek Nakli Programı bünyesinde 1995-2003 yıllarında 20 canlı, 1 kadavra nakil (Dr. Erzurumlu ve ark.), 2005-2012 yıllarında 139 canlı, 50 kadavra nakil (Dr. Koçak ve Dr. Yakupoğlu) gerçekleştirilmiştir.
KTÜ Organ nakli merkezi 2008 yılında Böbrek nakli ruhsatı almış ve ilk böbrek naklini 13.03.2009 tarihinde gerçekleştirmiştir. Karadeniz bölgesi genelinde ilk kez karaciğer nakli yapılması amacıyla yapılan çalışmalar meyvelerini 30.11.2010 yılında ruhsat alınması ile vermiş ve bölgenin ilk karaciğer nakli 27.01.2011 tarihinde KTÜ’de gerçekleştirilmiştir.
14. KTÜ Organ nakli merkezi yapılanması, bu güne kadar yapılanlar, geleceğe yönelik planlar ve beklentiler hakkında halkımızın bilmek isteyeceği hususlar nelerdir?
Organ nakli merkezimiz Prof. Dr. Şükrü ULUSOY başkanlığında 2008 yılında başlayan Böbrek Nakli (Doç. Dr. Serdar TÜRKYILMAZ sorumluluğunda) ve 2011 yılında başlayan Karaciğer Nakli (Doç. Dr. Serdar TOPALOĞLU sorumluluğunda) faaliyetlerini sürdürmektedir. Organ nakli koordinatörleri olan Doç. Dr. Murat TOPBAŞ ve Hemşire Ebru KILIÇ organ nakli merkezinin belkemiğini oluşturmaktadır. Merkezimizde kuruluşundan günümüze kadar 25 böbrek nakli (10 canlı vericili ve 15 kadavradan vericili nakil) ve 7 karaciğer nakli (tümü kadavradan vericili) gerçekleştirilmiştir. Merkezimizin de dahil olduğu Samsun bölge koordinasyon verilerine göre beyin ölümü ve aile bağış oranları dikkate alındığında %18 oranı ile Antalya (%35), İzmir (%32) ve İstanbul (%21) gibi önemli kentlerin oldukça gerisinde olduğumuz görülmektedir.
Geleceğe yönelik olarak en önemli amaç, bölgede halkın konu ile ilgili duyarlılığını arttırarak beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarının organ bağışlama oranlarını arttırmaktır. Ayrıca böbrek nakli sayılarımızı en az 10/Yıl ve karaciğer nakli sayılarımızı en az 5/Yıl olacak şekilde arttırmayı ve konu ile ilgili Türkiye’nin saygın merkezleri arasına girmeyi amaçlamaktayız.
15.KTÜ’de Karaciğer nakli yapılan hastaların son durumları hakkında bizleri aydınlatır mısın?
İlk nakil: Tarih: 26-27 Ocak 2011, Takip: karaciğer sorunsuz, 410. gün hasta hemodiyalize girmek zorunda kaldı.
İkinci nakil:Tarih:06-07 Nisan 2011, hastada sorun yok
Üçüncü nakil: Tarih: 07 Mayıs 2011, hastada sorun yok
Dördüncü nakil: Tarih: 20 Aralık 2011, hastada sorun yok
Beşinci nakil:Tarih: 25 Haziran 2012, hastada sorun yok
Altıncı nakil: Tarih: 25 Temmuz 2012, hastada sorun yok
Yedinci nakil: Tarih: 11 Ekim 2012, hastada sorun yok
Sonuç olarak 7 karaciğer nakli yapıldı ve hastaların tümü yaşıyor ve sağlıklı.
16.KTÜ Karaciğer Nakli programına yapılan başvurular ve listede halen karaciğer bekleyen hasta sayıları nelerdir?
İlk hasta hazırlanmasına Haziran 2010 yılında başlanan programımıza toplam 72 hasta başvurmuş olup, 59 hastanın hazırlığı tamamlanmıştır. 8 hasta canlı vericili karaciğer nakli için başka merkezlere yönlendirilmiş olup, 12 hasta bekleme listesinde uygun karaciğer çıkmadığı için kaybedilmiştir. Listeden çeşitli nedenlerle 12 hasta çıkarılmıştır. Halen bekleme listesinde bulunan 20 hastamız uygun organın kendilerine nakledilmesini beklemektedir.
Son söz: KTÜ Tıp Fakültesinde karaciğer nakli çok başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Ne yazık ki hasta çok, yeterli organ yoktur !!! Organ bağış haftası nedeniyle tüm halkımızı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyor, herkesin organlarını bağışlamasını özellikle rica ediyorum.Doç.Dr. Serdar Topaloğlu ve ekibine bundan sonraki çalışmalarında üstün başarılar diliyorum.
Prof.Dr.Orhan Özgür