Reflü Hakkında Ne Biliyoruz ?Reflü hastalığında neredeyiz ?
1.Reflü hastalığı nedir ?
Reflü kelime anlamı olarak geriye kaçış demektir. Reflü hastalığı terimi genellikle mideden yemek borusuna ve boğaza doğru asit kaçışını ifade etmek için kullanılır. Bu durum normal/sağlıklı kişilerde de yemeklerden sonra az miktarda olabilmektedir. Hastalık durumunda ise yemek borusu, gırtlak ve solunum yollarında yakınmalara yol açarak ve doku tahribatı yaratarak arızalara yol açabilir. Bu problemlerden birisinin olması durumunda reflü hastalığından söz edilebilir.
2.Reflü hastalığının belirtileri nelerdir ?
Bu hastalarda görülen en sık belirti yanmadır. Yanma genellikle yemeklerden sonra midenin üst kısmından yemek borusuna doğru olan ağrı-yanma hissidir. Reflü hastalarının %25 ‘inde yanma görülmez.Hastaların %50’inde ek şikayetler vardır ve yanma baskın şikayet değildir.Hastaların en çok yanıldığı nokta budur.Yanma olmadığı zaman ‘’ bende yanma yok, reflü hastalığı da yok’’ diye yanılgıya düşmektedirler. Diğer önemli belirti ise yenilen, yutulan gıdaların ya da acı, ekşi sıvıların ağza gelmesidir.Tıpta buna regurjitasyon adı verilir. Bu iki belirtiden herhangi birinin varlığında veya her ikisi varsa reflü hastalığı tanısı koyabiliriz. Bazen bu şikayetler gece olabilir ve hastayı uykudan uyandırabilir.Özellikle akşam yemeğini geç yiyen ve ağır, yağlı, kızartmalı bir akşam yemeği sonrası uyku esnasında yanma, ağza acı su gelmesi nedeniyle ,hasta uykusundan boğulma hissiyle , panik içerisinde uyanabilir.
Ağır reflü hastalarında veya hastalığın ileri dönemlerinde yutma zorluğu ve ağrılı yutma görülebilir. Bazen hastalarda bol miktarda hafif tuzlu ve berrak bir sıvı aniden ağza dolabilir. Bu sıvı reflüye cevap olarak tükrük bezlerinden salgılanan sıvıdır.Yine hastalarda geğirti, gaz, şişkinlik ve ağız kokusu görülebilir.Geğirme bazen patlar tarzda olabilir.Ağız kokusu eşler arasında bazen ciddi sorunlara yol açabilir.Nedeni izah edileyen uzun süreli bulantı yakınması olan hastalarda nedenler içinde reflü akla gelmelidir.
Hastalarda bazen ağızdan kanamalar olabilir. Kanama yemek borusundaki ülserler veya tahrişe bağlı olabilir.Uzun süreli kanamalar sonucunda demir eksikliği anemisi ortaya çıkabilir.
Reflü hastalığı için tipik olan bu belirtiler dışında atipik dediğimiz belirtiler de olabilir. Atipik belirtiler tipik belirtiler olmaksızın mevcut ise o zaman tanı koymak zor olabilir.Bu durumda hem doktorlar hem de hastalar yanılabilir.
Reflü hastalarında göğüste yanma , ağrı görülebilir.Bu ağrı çoğu kez kalp ağrısı olarak değerlendirilir.Hastalar öncelikle kalp uzmanına başvurmak durumunda kalır.Kardiyolojide hastaların detaylı bir şekilde araştırılması gerekir.Bu hastalara çoğu kez anjiografi yapıldığını pratik uygulamada çok görüyoruz.
Reflü hastalarında solunum sistemi ile ilgili değişik tablolar görülebilir. Astım, solunum apnesi, bronşit, aspirasyona bağlı zatürre görülebilir.Allerjik kökenli olmayan ve klasik tedaviye cevap vermeyen astımlı hastalarda neden olarak reflü akla gelmelidir.
Reflü hastalarında kulak-burun-boğaz ile ilgili çok değişik şikayetler ve hastalık tabloları görülebilir. Ses kalınlaşması, ses kısıklığı,ses yorgunluğu,seste çatallanma, kronik sinüs sorunları, sık sık boğaz temizleme alışkanlığı, sık balgam çıkarma gereksinimi, ses tellerinde granülom, kronik öksürük, gırtlak kanseri, horlama, hıçkırık, ağız kokusu. Uzun süreli gıcık tarzda kuru öksürüğü olan hastalarda yine reflü mutlaka akılda tutulmalıdır.
Görüldüğü üzere reflü hastalığı çok enterasan bir hastalık olup çok değişik tablolarla karşımıza çıkabilir.
3.Reflü hastalığının ülkemizdeki sıklığı nedir ?
Reflü hastalığı toplumumuzun yaklaşık %15 - %20’inde görülen bir hastalıktır.Kabaca sokakta gördüğümüz 5 insandan birinde reflü hastalığı vardır diyebiliriz.
Avrupa ve kuzey Amerikada daha sık görülürken Asya ve Afrika ülkelerinde daha seyrek rastlanmaktadır. Şişman kimselerde daha sık görülmektedir. Hamile kadınlarda, özellikle hamileliğin geç dönemlerinde daha belirgin olmak üzere sık görülür.
Reflü hastalığı kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmesine rağmen reflünün bir arazı olan Barrett metaplazisi erkeklerde daha sık görülmektedir. Reflünün sıklığı ve arazların görülme oranı ve şiddeti yaşlanma ile artmaktadır.
4.Reflüyü kolaylaştıran faktörler nelerdir?
Reflü çağımızın bir hastalığıdır.Son yıllarda tanınan ve sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Kolaylaştırıcı faktörler olarak; beslenme şekli, gıda tercihleri, şişmanlık , korse takmak, gebelik, bazı ilaçlar, alkol, sigara ve stres sayılabilir. Reflü tanısı konan hastaların kullandığı ilaçlar mutlaka sorgulanmalıdır.Bazı hipertansiyon ilaçları, astım ilaçları reflüyü artırabilir.
Beslenme tarzı, yemek tercihleri son derece önemlidir.Acele yemek yenmesi , midenin aşırı doldurulması, yağlı-kızartma yemekler, aşırı salçalı-soslu besinler, ‘’fast food’’ beslenme, kahve, akşam yemeklerinin geç saatlerde yenmesi, akşam yemeklerinde sindirimi zor gıdaların tercih edilmesi reflüyü kolaylaştıran faktörlerdir.
5.Reflü hastalığında teşhis nasıl konulur ?
Hastada yanma ve/veya ağza acı, ekşi su gelmesi söz konusu ise bu hasta aksi ispat edilene kadar reflü hastasıdır.Böyle bir hastada ek bir tetkik yapmadan (endoskopi ve diğer tetkikler ) direk tedaviye başlayabiliriz.Yine benzer şikayetlerle gelen hastaya deneme tedavisi olarak proton pompa inhibitörü ilaç (Omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol) 2x1 dozda, 15 gün süreyle verilir.15 gün sonra hastanın şikayetleri ortadan kalkmış ise bu hasta büyük olasılıkla reflü hastasıdır. Ancak hastanın şikayetleri 40 yaşın üstünde ortaya çıkmış ise, şikayetler uzun süredir devam ediyor ise, atipik dediğimiz şikayetler var ise, ya da kilo kaybı, iştahsızlık, yutma güçlüğü, ağrılı yutma, ağızdan kanama, kansızlık gibi ciddi belirtiler mevcutsa, ailesinde yemek borusu veya mide kanseri bulunanlarda mutlaka endoskopi başta olmak üzere reflü ile ilgili tetkikler yapılmalıdır.
Endoskopi yemek borusunun direkt olarak görülmesine ve gerektiğinde histopatolojik inceleme için doku örneği alınmasına imkan vermesi nedeniyle reflü teşhisinde en sık kullanılan yöntemdir. Reflü hastalarında endoskopide yemek borusunda herhangi bir araz olmayabilir (%60-70).Bu tablo non-erozif reflü hastalığı olarak bilinir.Endoskopisi normal olan bu hastalar reflüsü olmadığını zanneder.Bu ciddi bir yanılgıdır. Endoskopide %30 dolayında hastalarda yemek borusunda tahribat veya ülser gözlenebilir.Buna erozif ösafajit (erozif reflü hastalığı ) adını veriyoruz.Bu hastaların daha ciddi bir şekilde tedavi edilmesi gerekir.Uygun tedavi yapılmazsa kanamalar ve ileride yemek borusunda darlık meydana gelebilir.%10 hastada ise endoskopide Barret ösafagus adı verilen yemek borusundaki hücresel değişim gözlenebilir.Reflü yakınmalarıyla başvuran hastalarda bu 3 değişik tablodan biri görülebilir.Bu yüzden reflü yakınmalarıyla başvuran hastalarda tanı aşamasında endoskopi yapılması hasta ve tedavi eden hekim için son derece önemlidir.
Diğer önemli tetkik pH metredir. Reflü hastalığını düşündüren şikayetleri olduğu halde endoskopide patoloji saptanmayan hastalarda tanıda kullanılabilecek bir sonraki yöntem pH metredir. PH metre hastanın yemek borusunun içine incecik bir kateter yerleştirip, yutma borusunun alt ucuna kaçan asit miktarını 24 saat boyunca sürekli ölçme esasına dayanan bir yöntemdir. Bu yöntem ile elektronik olarak o kişide 24 saat içinde kaç defa asit reflü olduğu ve her atağın kaç dakika sürdüğü ve daha önemlisi hastanın reflü şikayeti olduğu anda bunun gerçekten reflüden kaynaklanıp kaynaklanmadığı net ve kesin olarak ortaya konulur.
PH metre atipik şikayetleri ön planda olup, örneğin boğaz , gırtlak, ses tellerinde ve akciğerde yukarıda sayılan şikayetleri olan ancak endoskopide net olarak reflü tanısını koyamadığımız hastalarda çok yardımcı olmaktadır. Ayrıca tıbbi tedaviye cevap vermeyen hastalarda tanının doğruluğunu göstermek için pH metre yararlı bir testtir.
Anti reflü ameliyatından önce ve bazen de anti-reflü cerrahisinden sonra ameliyat başarısını göstermede son derece önemli bir tetkiktir.
Özofagial impedans reflü tanısında kullanılabilecek bir diğer testtir. Impedans monitorizasyonu sırasında yemek borusundaki bütün hareketler, yemek borusu içindeki muhtevanın cinsi (katı veya sıvı gıda veya hava yutulması gibi) ve pH sı ölçülebildiğinden reflünün cinsi (asit veya alkalen), yönü ve reflü-semptom ilişkisi hakkında daha doğru ve ayrıntılı bilgi edinmek mümkün olmaktadır.